5 Nisan Barin Katliamı Basın Açıklaması
Değerli basın mensupları:
Bugün burada, işgalci Çin tarafından Doğu Türkistan'ın Barın kentinde gerçekleşen katliamının 34. yıl dönümü vesilesiyle ve aynı zamanda bu mübarek Ramazan ayında işgalci Çin rejiminin Doğu Türkistan Müslümanlarını Ramazan yasaklarından dolayı oruç tutmaktan mahrum bırakan politikalarını protesto etmek için “Barını unutmayacağız, oruçtan vazgeçmeyeyiz” iftar sofrasında bulunmaktayız.
Bundan 34 yıl önce, 1990 yılının ramazan ayında İşgalci Çin ordusu, Doğu Türkistan’ın Barın kentinde büyük bir katliam gerçekleştirdi. Barın halkı, Çin’in bölge halkının bekasına yönelik büyük tehdit oluşturan “Aile Planlaması” adı altında yürütülen doğum yasağı siyasetinin kaldırılması ve Çinlilerin Doğu Türkistan’a gayri meşru göçü ile iskanının durdurulması gibi haklı taleplerini dile getirmişti. Bu taleplerin Çin rejimi tarafından reddedilmesi üzerine halk buna tepki göstererek sokaklara döküldüler. Kalabalığın artmasıyla korku ve telaşa kapılan işgalci Çin yönetimi masum insanlara karşı ateş açarak karşılık verdi. Bu vahşete uğrayan Barın halkı da binlerce ağır silaha sahip Çin ordusuna karşı önce ilkel silahlar ve sopalarla savunma pozisyonuna geçti. Çin’in başlattığı orantısız bu savaş, bölge halkından birçok gencin katılmasıyla milli bir direnişe dönüştü. Durumun gittikçe aleyhine geliştiğini gören Çin yönetimi bölgeye 22454 silahlı asker, tanklı birlik, helikopter ve uçaklar sevk ederek bölgeyi 5 gün abluka altına aldı. Yaklaşık 20 bin nüfusu olan Barın kentine doğru büyük bir taarruz başlatan Çin ordusu korkunç bir katliam ve yıkıma imza attı. Neticede, Barın Ayaklanması önderlerinden Zeydin Yusuf, İshak Hoşur, Memet Turdi, Memet Tursun başta olmak üzere binlerce Barın gençleri, masum kadın ve çocuklar acımasızca şehit edildi. Çin bu büyük katliam cinayeti sonrası güvenlik bahanesiyle Doğu Türkistan’ın Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerini abluka altına aldı ve 10 binlerce Uygur genci “isyan”la ilişkilendirip tutuklayarak idam ya da ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Çin'in hıncı ve öfkesi o kadar büyümüştü ki beşikteki bir bebeğin bedeninden 70 mermi çıkarılmıştı.
Bugün burada, Çin konsolosluğu önünde 5 Nisan 1990 Ramazan ayında gerçekleşen katliamı, yine 5 Nisan 2024 Ramazan gününde, katliamın faillerinin cezalandırılması ve başta Barın katliam olmak üzere, 5 Şubat Gulja katliamı ,5 temmuz urumçi katliamı. İlişki katliamı gibi 74 yilbik işgal boyunca Doğu Türkistan gerçekleştiren nice katliamlarından dolayı uluslararası adalet divanında yargılanmasını talep ediyoruz. Özgür dünyaya Doğu Türkistan'da bir katliamın ve soykırımın yaşandığını haykırıyoruz. Tıpkı bugün Filistin'de yaşandığı gibi, Doğu Türkistan'da yıllardır katliam ve soykırım yaşanmaktadır. İşgalci Çin rejim Doğu Türkistan’da icra etmekte olduğu soykırım ve asimilasyon cinayetlerini örtbas etmek için Doğu Türkistan’a sık düzmece ziyaret tertip ediyor. Bunun bariz örneklerinden biri de, daha bir hafta önce, Arap ülkelerinin siyasi parti temsilcilerinden oluşan bir heyet çinin daveti üzerine Doğu Türkistan'ı ziyaret etti ve dünya kamuoyuna "oradaki insanların refah ve mutluluk içinde yaşadığını" dile getirerek Çin'in yalan propagandasını yaptı. Onların bu ziyareti, bu kutsal ayda bile, gereken dini ibadetlerinin yerine getirmeleri yasaklanan ve tüm dini haklarından mahrum bırakılan Doğu Türkistan Müslümanlarına karşı hıyanettir. Biz Doğu Türkistanlılar olarak, Çin’in soykırım suçunu aklayıcı tüm açıklamalar ve sözde İslam dünyası düzmece heyet ziyaretleri kınıyoruz ve reddediyoruz.
Bugün biz, Ramazan’ın bu mübarek gününde, İşgalci Çin’in başkonsolosluğu önünde Doğu Türkistan’daki Ramazan’ı yaşayamayan 35 milyon Müslüman halkın sesi olarak haykırıyoruz ve Barını Unutmayacağız oruçtand vaz geçmeyeceğiz iftar soframızı ile çinin Doğu Türkistan’daki ramazan yasaklarını protesto ediyoruz. Oruç tutmak, namaz kılmak, Müslüman olmak terör suçu olarak nitelendirilen işgal altındaki Doğu Türkistan için tüm dünyaya, özellikle Müslüman topluma sesleniyoruz.
Çin, Doğu Türkistan'ı işgal ettiğinden beri bölge halkını asimile etmeyi devlet politikası olarak hedeflemiştir. Bu noktada, Çin'in asimilasyon politikasını yavaşlatan ve engelleyen iki unsur Doğu Türkistan halkının dini inancı ve Çin’den tamamen farklı medeniyeti ve kültürü olmuştur. Çin, Doğu Türkistan'ın Müslüman halkını Çinlileştirebilmek ve bu temel iki unsuru yok etmek için tüm devlet aygıtlarını kullanmaktadır. Yıllardır Doğu Türkistan'da İslam'a ve kültürüne savaş açmış olan Çin'in baskıcı politikaları en çok Ramazan ayında kendini göstermektedir. İşgalci Çin Ramazan'ın başlamasından önce Doğu Türkistan'daki Çinin sömürgeci politikasını icra eden kurumlara Ramazan genelgesi dağıtır, kimin oruç tutup tutmadığını denetler ve Doğu Türkistan genelinde Ramazan boyunca olağanüstü hâl ilan eder. Doğu Türkistanlıların bu ayda dini görevlerini ve İslami geleneklerini yerine getirmeleri yasaklanmıştır: Ramazan'da güpegündüz yemek yemeye zorlanmaktadır, camilerde teravih ve vakit namazları kılınması yasaklanmıştır. İftar yemeği dağıtmak, oruç tutmak, namaz kılmak, Kuran okumak ve öğretmek ve hatta Dini inançların yerine getirilmesi, dini sembollerin bulundurulması 2016'dan beri kişinin toplama kampına alınması için yeterli suç olarak görülmektedir.
Çin, Doğu Türkistan'ı işgal ettiğinden beri Doğu Türkistan halkına yönelik çeşitli fiziksel işkenceler, organ hırsızlığı, tecavüz, hakaret, ırkçılık, hukuksuz tutuklamalar, dini inanç özgürlüklerinden mahrum bırakma, mal varlıklarına el koyma, zorla kürtaj ve kısırlaştırma gibi politikaları uyguluyor. Doğu Türkistanlı kanaat önderleri ve aydınlar Çin devleti tarafından tutuklanarak öldürüldü; cami, türbe ve diğer tarihi alanlar tahrip edildi. Çin, Doğu Türkistanlıları zorla çalıştırarak köle işçi olarak kullandı ve "Kardeş Aile Projesi" adı altında aile kurumunun değerlerini ayaklar altına aldı. Çocuk kampları inşa ederek çocukları ailelerinden ayırdı ve ebeveynlerin kendi çocuklarına Uygur dili, kültürü ve değerlerini öğretme hakkını ellerinden aldı. Hatta, ebeveynleri öldürülen veya kamplara kapatılan çocukları Çinlilere evlat olarak vermeyi devlet politikası olarak uygulamaktadır. Çin tüm bu baskıcı politikaları BM, AB Parlamentosu ve diğer ülkeler tarafından insanlığa karşı suç ve soykırım olarak tanımlanmıştır.
Biz uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Olarak:
BM, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İş birliği Teşkilatı, Arap Birliği Müslüman ülkeleri ve tüm dünyayı Doğu Türkistan’daki soykırımı durdurmak için birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.
Doğu Türkistan'da yaşanan katliam, soykırım ve insanlık dışı uygulamalara son verilmesi Doğu Türkistan’ın 1949 da işgal edilen toprak olduğunun kabul edilmesi Doğu Türkistan halkının hür iradesine saygı duyarak bağımsızlık hakkının tanılamasını uluslararası toplumcudan talep ediyoruz.
Barın Katliamında hayatını kaybeden şehitlerimiz başta olmak Doğu Türkistan’ın istiklali için mücadele eden, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Hidayet Oğuzhan
Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği
05/04/202